Ulusal Kapitalizmden Küresel Kapitalizme-37

 -DEMOKRASİDEN FAŞİZME- 

Küresel kapitalizmin bütün yerkürede egemenliğini tesis ettiği 21. Yüzyılda devrim ve örgütlenme stratejisi ulusal kökenli tekelci burjuvazinin parçalı hegemonyaya sahip olduğu 20. Yüz yıl örgütlenme ve mücadele stratejisiyle bire bir örtüşmez. Kapitalizmin işleyişindeki değişiklikler ve ortaya çıkardığı ilişki ve çelişkiler devrim ve örgütlenme anlayışına olduğu gibi yansır. Dünün göze görünmeyen, ortaya çıkmayan olguları bu gün gerçeklik olarak toplumsal ilişkilerin ortasına gelir oturur ya devrimci hareket saflarında ya da karşı devrim saflarında değişikliklere neden olur, paradigmalar değişir. Yönetici burjuvazi cephesinde meydana gelen artmalar ya da eksilmeler, çelişki ve ilişkilerde meydana gelen değişim, aynılıklar ve farklılıklar devrimci hareketi ilgilendirir, ittifaklar sorununda dost ya da düşman güçlerin tasnifini yeniden değerlendirmeyi gerekli kılar. Dünün kapitalizm saflarında yer alan toplumsal güçler, örneğin küçük esnaf ve zanaatkârlar, küçük burjuvazinin çok önemli bir bölümü, kapitalizmin var olma hakkı tanımadığı küçük üreticiler, emeği ile geçinen köylülük, yaşam tarzına müdahale edilen toplumsal katmanlargibi kendilerini eritip tüketen küresel kapitalizm karşıtı tavır ve tepki içine girerler. Dünün kapitalizm yandaşları, geleceğini kapitalizmde görenler, bugünün devrimci harekete katılmaya hazır güçleri olarak yerlerini alırlar. Aynı gözlem kapitalizm cephesi için de geçerlidir. Ulusal kökenli tekelci kapitalizm ile küresel kapitalizmin çelişki ve ittifakları, devrimci hareketin yararlanacağı çatlakların da irdelenip değerlendirilmesi, kapitalizmin bulunduğu aşama itibariyle sınıflar kombinezonunda meydana gelen değişim devrimin başarısı açısından işçi sınıfı partisinin ihmal edilemez görevidir.

İkinci paylaşım savaşında tekelci sermaye gericiliğinin uç noktası Alman ve İtalyan faşizmine karşı SSCB ile Batılı emperyalist güçlerin aynı cephede yer almalarının nedeni farklı güçlerin hesabının da farklı olmasıdır. SSCB, Alman faşizminin esas amacının Sovyetleri yutmak olduğunun bilincindedir. Sovyet devriminin korunması ve dünyanın faşizmin egemenliğine girmemesi için faşizme karşı savaşmak komünistlerin ertelenmez görevidir. Batılı emperyalistler için ise Hitler faşizmine karşı savaşmanın amacı,  şayet Hitler galip gelirse dünya üzerinde emperyalist kapitalist ülkelerin pazarları Alman emperyalizminin eline geçecektir. Dünya üzerinde hegemonyasını, pazarlarını kaybetmek istemeyen batılı emperyalistler için de Hitler yenilmelidir. Her Emperyalist ülke tekelci kapitalizminin kendi hegemonyasını vemevcut pazarlarını korumak,  daha çok pay almak, gerektiğinde bunun için paylaşım savaşına başvurmak ulusal kökenli tekelci Kapitalizmin bu parçalı yapısının kaçınılmaz sonucudur. Hitler faşizmine karşı savaşmak SSCB için tekelci kapitalizmin bu eli kanlı diktatörlüğünü yok etmek iken batılı kapitalist ülkelerin derdi esas olarak faşizmin yenilgisi olmayıp, Alman emperyalizmine karşı pazarlarını korumaktır. Yine dünün tekelci kapitalizminde bir emperyalist ülkenin bir sömürgeyi işgal etmesi, başka bir emperyalist ülke için sorun yaratırken, bu gün küresel kapitalizm Irak, Suriye, Libya örneklerinde görüldüğü gibi kapitalizmin çıkarlarında tek güç olarak hareket etmektedirler. Suriye üzerinde Rusya ile ABD nin göreli çekişmesi, hatta bunun bir savaşa yol açacağı beklentisinin maddi temeli yoktur. Irak, Suriye ve Libya’nın işgalinde Ulusal kökenli tekelci kapitalizm ile küresel kapitalizm ittifak içindedir. İşgalden pay almaya gelince yer kürede küresel kapitalizme karşı irtifa kaybeden ulusal kökenli tekelci kapitalizm homurtularını yükseltmektedir. Aynı durum Suriye için de geçerlidir. Suriye’nin işgalinde ulusal kökenli tekelci kapitalizm ile küresel kapitalizm ortak hareket etmekte, ancak işgalin ganimetleri paylaşılırken bu güçler arasında bilek güreşi yapılmaktadır. Oysa belirleyici olan küresel sermayedir ve küresel sermayenin amacı Orta Doğunun ulusal sınırlarını ortadan kaldırarak küresel pazara açmaktır.

İkinci paylaşım savaşından yola çıkarak emperyalist/kapitalistlerin Hitler faşizmine karşı ortak hareket etmelerine işaret etmemizin nedeni şudur:O günün koşullarında yer kürenin farklı bölgelerinde hegemonya kuran çoklu/parçalı emperyalist kapitalist grupların bütün pazarlarının yeniden paylaşımını dayatan Alman emperyalizmine karşı mevcut hegemonya/pazar alanlarını ittifak halinde korumaktır.

Küresel kapitalizm, farklı emperyalist/kapitalist grupların parçalı hegemonya alanını sermaye birikim yapısını ağırlıkla finans oligarşisinin oluşturduğu birkaç tekelci grubun ortak Pazar alanları haline getirmesinin adıdır. Klasik kapitalizmin üretim ekonomisine dayalı sermaye birikimi de borç ekonomisine dayanan rantiyer kapitalizmine dönüşmüştür. Bu olgu yoğun sömürünün ve işsizliğin de kaynağıdır. Yoğunlaşan sömürü küresel kapitalizme karşı güçlü bir potansiyel  “ dip dalga” yaratmıştır. 2000 li yılların başından bu yana örgütsüz potansiyel güçlerin dünyanın dört bir yanında Roma’da, Prag’da, Paris’te, ABD de Seattlda, Newyorkta Wall Street/occupy İstanbul’dagezi eylemiküresel kapitalizmin kurumlarına, temsilcilerine karşı (Dünya Bankası, İMF,Dünya Ticaret örgütü, dayatılan gericiliğe karşı v.s) dünyanın dört bir yanında zaman zaman yükselen, zaman zaman düşük düzeyde seyreden kitlesel hareketleri motive etmiş, Kapitalist  ülkelerde ABD de Bernie Sanders, İngilterede Corbyn, Yunanistanda Syrzia, Latin Amerika’da/Meksika’da Obrador  Ekvator’da Lenin Moreno, Brezilyada  Lula, Venezüella’da Mudaro , İspanyada Podemos hareketi,  Asya’da birleşik solun içinde yer alan Nepal Komünist Partisinin iktidar adayı olması  gibi demokratik ve sol güçleri ( kendi içlerindeki zaafların tartışılması bu yazının kapsamı dışındadır) bir araya getirmiştir. Yer kürede küresel kapitalizme tepki olarak ortaya çıkan demokrat ve ilerici güçlere karşı küresel kapitalizmde kendi faşizan sağ güçlerini yaratmıştır. Manzaranın cepheden görünümü şudur: Sadece tek tek kapitalist veya geri bıraktırılmış ülkelerde değil, yer küre ölçeğinde sınıf mücadelesinin ivmesi yükselmektedir. Demokrat ve ilerici güçlerin zaafı, Ulusal ve küresel çapta ilerici güçlere önderlik edecek sınıf partisinden yoksun oluşudur.  Yukarıda sayılan, yer kürenin farklı bölge ve ülkelerinde boy veren gösteri ve hareketler kendiliğinden hareketler olmaktan öteye gidememiş, bu hareketlere öncülük etmesi, bu güçleri koordine etmesi gereken “sol”  öncü değil, artçı olmuştur.

Küresel kapitalizmin yönetmek için faşizmden başka seçeneği yoktur, yer kürede yönelim budur.  Küresel kapitalizm yalnızca sermayeyi birleştirmekle kalmamış, alternatifini de yaratmıştır. Bu alternatif güçler dağınık ve örgütsüzdür. Kapitalizmin küreselleşmesi sınıf hareketinin de küreselleşmesini beraberinde getirmiştir, İşçi sınıf ulusal sınırlar etnik, sömürüye maruz kalan geniş yığınların ekonomiketnik ve dinsel/mezhepsel ya da kültürel inanç farklılıklarından doğan geniş kitlelerin tepkilerini kapitalizme karşı tepki olarak yönlendirme ve kitlelere öncülük etme becerisine sahip kendi öz gücünü örgütlemeyi ihmal etmeden, uluslararası işçi sınıfı ve diğer ilerici güçlerle de fiili ortak örgütlenme ve mücadelenin koşullarını oluşturmak yaratmak zorundadır. Bu görev dünün sosyalist enternasyonalizminin işçi sınıfı mücadelesinin bir rehber örgütü olarak komünistlerin ihmal edemeyeceği bir görevdi. Bu gün Küresel işçi sınıfı hareketinin ortak örgütlenme ve mücadelesinin yaratılmasının yakıcılığı yalnızca bir sınıf olarak proletaryanın sosyalizm başarısı için değil, aynı zamanda küresel kapitalizmin bir taraftan yıkıcı ekonomik sömürüyle, diğer taraftan dayattığı faşizm ile yaşam koşulları elinden alınan bütün sınıf ve katmanların yaşamsal sorunudur. Ya faşizm ve ölüm, ya da özgürlük ve hayat… Küresel kapitalizm. Sömürüsünün devamı için yeryüzünün yaşam alanlarını ortadan kaldıracak kadar vahşidir, gözü dönmüştür. Ancak bütün kitlelerin katılımını sağlayacak, muhalif katmanların ekonomik, politik, kültürel,  sosyal ve sınıfsal tercihlerini dikkate alarak bu kesimleri de antikapitalist mücadele içine katacak uzun vadeli, içeriği itibariyle antikapitalist olan bir programla yaşam yeniden kazanılabilir. Sonucu işçi sınıfının ulusal ve küresel çapta örgütlü mücadelesi belirleyecektir. O halde “Ne yapmalı”?. Konuya ilişkin görüşlerimizi sürdüreceğiz.

Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Yorumlar kapatıldı.