Yedinci Mevsim

Kanatlarında kurşun asılıAl-benekli kırlangıçKaranfil yaprağısınBahar yeline düştün Uykusuz geceler, bıçak sırtındaToprak kokusu yoldaşın olduNice fırtınalarda gülümsedin deSavruldun sehere düştün

Ütopya

…Ve senTanrıca kutsanmışZırhın içindeÖylesine çok özlemindesin kiBoynuna geçecek kemendinİngiliz usulü bir zindanda YaniZühre aynı ZühreTahir aynı TahirEn gümrah ormanlarında bile ömrümüzünAynı çöl, aynı bedevi…

Uzağa Çağrı

Dün sabır yüklü bir kervandıSessiz-inatçıYarın doludizgin bir kısrak olacak zamanHesapsız-asiNasıl da uçuşuyor yılan eğrisi çizgilerdeYıldızlarHangi yönden esiyor böyleAkşam akşamEski istasyonlarda rüzgârlar

Portre

Anlamsızdı gökyüzünün lekesiz maviliğiAnlamsızdı yarışı şafağın geceyiBir dalın çiçeğe duruşuUçuşu bir kırlangıcınAnlamsızdı Özlemini çekmediIslak başak kokusununHiç düşünmediSırtüstü uzanıp toprağaYıldızları saymayı

Özleyiş

Ankara’da ikindi sonrası kar yağıyorYorgun kuşlar gibi düşerek yerlereUsul usulAğır ağır Ortalık ana baba günüİnsan seli akıyor caddelerdenHepsi bir başka şekildeBir başka surette her biriDurup seyretmek istiyorumNe çareSana benzemiyor hiç biri

Mektuplardaki Biz

Gün ikindisine seriyorumMamak mektuplarınıSararmış kimileri uçlarındanKimisi gün gibi, uçarıKaç kez okudum bu satırlarıKaç kez okuyacağım dahaBilmiyorum Güneşe tutuyorum Pervasız gülümsüyorlarGizlice yazılıpZuladan çıkanlar

İsyan Öncesinde Yüzün

Çekilmemişse kınındanKorsan gülüşlü bıçaklarBilenmemişse alınların aydınlığındaAteş mavisi çelikVe açmamışsa avuçlarımızda ak zambak gibiAy aydınlığıNedir  ki gökyüzü dediğinizÜç-buçuk yıldızdan başka