Her şey dünde kaldı
Koparılmış bir gül gibi önüme düşüyor başım
Birer birer soluyor içimizde,yaşamağa değer ne varsa
Kanatlarında sabah esintileri taşıyan kuşlar
Gözlerimizde leylaki gülümseyişi güneşin
Fotoğraflarda anamın perçemli yüzünün ışıltıları
Mavi buz parçasından yansıyan çocukluğum
Kıyılarına ulaşamadım diye hayıflandığım nehirler
Her şey.
Sen de gittin
Gökyüzünde asılı bir yıldızdan ibaretim
Bir tek sular kaldı
Aynasında suretimi yadsıyan.
Bir de düşlerim
Gecelerimin silahsız eşkıyaları
Gülüşlerimde hançerini bileyen cellat
Alıp divanına götürüyorlar kalbimi her gece
Karanlık rüzgarlar esiyor saçlarından/ üşüyorum
Çağlayanlar gibi dökülüyor dilinden sözcükler/ soğuk,siyah
Ölüsün diyorsun,bende dipnotsun sadece
İflah olmaz serüvenci,onmaz bir kaçaksın
Beklemelerin umutsuz,yolların geceye gömülü
İstasyonlara ay düşürmek neyine.
Adanmış yaşamın doruklarında
Yaz esintileriyle oynaşan narin çiçek
Söylemeyen dilim ol,suskunluğumu boz
Rüzgarların ıslık çalmayanını sevmedim,alıp götürmeyenini
Ateşi söndür. Küllerimden güvercinler yükselsin
Yaşlılar “ ışığı maviydi” desinler bu ömrün
Sabah sisi gibi,duru ve yoğun.
26.10.2004