Arzudur adınız ya da Alevdir
Gümüş renkli bir duman gibi çöker
Gözlerinize keder
Yazgısına küfreden heykeller gibisiniz
Ateşe kör
Rüzgara sağır
İç çekişlerinize sığınırsınız
Dışınız şen şakrak
İçiniz kor
Ümüğünüzde
Yönü belirsiz öfkenizin elleri
Kahve falında görürsünüz bir tek
Saçlarınızın okşandığını
Sıcak bir öpücüğü yanağınızda
Bir gülüş konar dudaklarınıza
Gözlerinizde gümüş rengi gölgeler
Sımsıcak yerleşir yüzünüze tebessüm
Bilmediğiniz bir masalı okursunuz
Bilmediğiniz dillerde
Düşler kısa sürer
Hayatın hazan bahçesidir
Kanatsız uçtuğunuz ,pervasız
Dört kitapça lanetlenmişsiniz bir kez
Pay edilirsiniz sarhoş sofralarına
Cömertçe yağmalanır bedenleriniz
Tenlerinizde sırtlan dişleri
Bıçaklara asılan gölgeleriniz
Uzun bir çığlık gibi düşer geceye
Yabancılaşır, ses vermez sesinize
Kelebek zarifliğiniz
Malumu ilan eder
Sizinle sarışınlaşan baharda
Eteklerinizi çekiştiren kaldırımlar
Yağmurlar da yitirir rengini
Ve göründüğünce masum değildir gökyüzü
Otuz üçlük bir tespih gibi sallanırken
İşaret parmaklarında namus esnaflarının/ Siz
Naif zevklerimizin orospuları
Yanan karların üstünde
Gebeliğine gülümseyen bir ceylan gibi
Mutlusunuzdur
Küsmesidir yağmurların
Bulanık damlalarına
Hayata kırgınlığınız
Uçurumları gösterir adresleriniz
Derin ve uzak
Yüzleriniz gibi.
03.08.2003