Kapanmak bilmiyor hiçliğin parantezleri
Uzun cümleler kuruşum bu yüzden, bağışla şaşkınlığımı
Günün kıbleye dönüş saatindeyim, sayıklama zamanım
Geçmiş bir yaz gibi uğulduyor kulaklarımda
Mevsimlere çarpıp dönen yüzündeki giz
Zehrin ve hançerin lirik gülümseyişi
Her dönemecinde helak olduğum o uzun yolculuk
Çırılçıplağım bu kentin ortasında
Ne kaldı tutunacağım antik hüznümden başka
En iyi şairlerim de gitti, en güzel şiirleriyle
Rengini çoktan unuttum tütün kokulu gömleğimin
“Çiçekleri koparmayın, çimlere basmayın” diyorum ya
Sözün gelişi işte
Ülkemdi, göçmenim şimdi
Yeryüzü düşlerimden
Yüzüm gölgeme rehin
Belki ay doğar bu gece, ıssız bir sokakta yürürüm
Bir ıslık kondururum dudaklarıma, bir marş söylerim
Parkalı bir delikanlıya rastlarım, tedirgin bir genç kıza
Kendime rastlarım bir evde, çepeçevre kuşatılmış
Işıkları söndürürüm
Elimi belime atarım belki.
10.05.2004