Gün, beyazını yıkarken suların yeşilinde
Dingin sabahları yükler yelelerine
hırçın ve asi bir at
Uçar karaca çevikliğinde
Asıp terkisine mayıs rüzgârlarını
Ay büyür gözlerinde kocaman olur.
Gecenin en laciverdi yerinde
Kâşifler keşfe çıkar gülüşlerindeki gizi
Fatihler talandadır alnının ovalarında
Hüznün tetiği çekilir, esmerleşir rüzgârlar
Bir mevsim yalanıdır, yağmurda unuttuğun gölgen.
Söz hükmünü yitirmiştir
Her şey kurşundur artık
Yenilgi kutsallaşır
Yorulur ateş kuşları
Bir şafak kendini vurur bir dönemeçte
Ve sular yolculuğa çıkar, kendi bilinmezine doğru
İzleri kalacaksa öpüşlerinin
Islak haziran sabahlarında
Bir masal kuşu kendini yakabilir
Küllerini eşeler, buruk gülüşleri çıkar ortaya
yangını kendinedir, yürek kendinin.
Gecenin en laciverdi yerinde
Bir aşk tutunur kanatlarına turnanın
Bir deniz ki…
Kumsalına küsmüştür.