Yurt tutarız
Evrenin bir başka gezegeninde
Ak bir bulut gibi asılıdır mekanımız gökyüzüne
Biz Çinçinli çocuklarız.
Kuytu dam altlarında kesilir göbeğimiz
Ölçüsüdür yiğitliğimizin sabıkamız
Dünyaya atmadan ilk çığlığımızı
Polis kayıtlarına işlenir adlarımız
Biz Çinçinli çocuklarız.
Tanrısız yeryüzünün
Ve sınırsız evrenin
Kırbaçsız haydutlarıyız
Hırsız, serseri ve sefil yaratıklarız
Biz Çinçinli çocuklarız.
Alıcı kuşlar gibi döner başımızda
Cengizhan’ın tolgası
Atilla’nın kılıcı
Onbaşı Hitler’in gazabı.
Ensemizde hissederiz
öfkenizin soluğunu
Bu bulutlar yağmur tutmaz
Yasalarınız nafile
Çıplak ayaklarımızda parçalanır
Demir miğferleriniz.
Alıştık topluca lanetlenmeye
Ve öğrendik sevmesini
Birer birer.
Konuklarıydık Tur’u Sina’da
Sefil Musa’nın
-sefilliğimiz bundandır biraz-
İlkin biz itaat ettik
“Öldürmeyeceksin” emrine
Akrabamız sayılır cümle peygamberler
İsa’dan Muhammed’e
Yarenimizdir şeytan
Kılıç çeker, zar atarız
Yaslanıp sedir ağaçlarına
Mezarlık kıyılarında.
Ve ucuz şarapla ısınırız
Karlı kış gecelerinde
Cümle nehirlerin yatağıyız, amma
Sadece kendi selimizin kumuyuz.
Hepimiz bitirdik onuncu yaşımızı
Küçüğüz on beşinden
Göz bebeklerimizde bileriz bıçaklarımızı
Firari yaşamlara mahkumuz
Çılgınız kavgada ve küfürde
Çetindir sevdamız da
Kahrımız gibi.
Biz Çinçinli çocuklarız
Çılgın, hayalperest ve deliyiz
Biz bilgeyiz
Sıcak yaz akşamlarından
Karlı gecelere
Sımsıcak bir kan gibi akarız
Hep aynı yanlışı yapar
Aynı kurşunla ölürüz.