Yas Bulutları
İki derenin içinden geçtiği, iki tepenin yamacına kurulmuş köyümüzde sonbahar kendini bir başka türlü hissettirirdi. Yazın nefes aldırmayan boğucu sıcakları ikindiye doğru çekilmeye başlar, yerini kuzeyden gelen okşayıcı esintilere bırakır. Köyün yaşlıları serinliğin başlamasıyla bastonlarına dayanarak birer birer köy meydanında görünmeye başlarlar. Kimi sırtını duvara dayar, bastonunun yardımıyla ayakta durur, kimileri de sıcak kumların üzerine uzanır, uyuyakalırlardı. Akşam havanın kararmasıyla İbrahim ağanın gaz lambasının yarı alacakaranlık, kös kös aydınlattığı ölgün ışığın gözlerine düşmesiyle birbirlerine bilgiç bilgiç “yatsı olmuş yahu, bizim evimizi barkımız yok mu” bıkkınlığı içinde bastonlarına dayanarak ve ezberledikleri duaları mırıldanarak ağır ağır ayağa kalkarlar, evlerinin yolunu tutarlardı. Herkes… Devamı