Düş İçinde Düş

Öncesiz ve sonrasızlığında zamanın
Ne zaman kırmızı dumanlar yükselse
Bir leylak dalı kırılır içimde
Rüzgârım kesilir.

Yakışıklı ve yasadışı günlerdi
Gökyüzünün en saydam mavisiyle vurdukça
Sulara dolunay
Duru ırmakların çağlayanlarına karışırdı
Romantik serüvenlerimizin söylenceleri
Başını omzuma yaslar, gökkuşağını işaretlerdin parmak uçlarınla
Üzerlik yakardı yaşlılar, tütsülenirdik nazara karşı
Bize benzerler, kaçaklık oynardı çocuklar, kırık nalları okuturlardı annelerine
“Aşk bu” derdin, İnkalı büyücülerin dansı
Kristal renkli kuşlar havalanırdı göğüslerinden.

Yakışıklı ve yasadışıydı yaz akşamları
Sevişmek geçerdi içimizden yıldızlı gecelerde
Kocaman vadi olurdu gizlendiğimiz kovuklar
Ürkek ceylanlar gibiydik
Gölgemize basar geçerdi avcılar
Bakışlarımız ele verirdi ölümden korkumuzu, soluksuz kalırdık
Sıkıca sokulurdun göğsüme, ağlamaklı olurdun.

Kırmızı dumanlar yükseldi ansızın
Önce sen gittin, sonra kristal renkli kuşlar
Kırgın değilim bunca yıl aramayışına
Seni anlatıyorum durmadan, unutmak olası mı?
Yalnız şuramda bir burukluk
Gözlerimi kapıyorum o sokaktan geçerken

Ben iyiyim
Yine kanunsuz açmış çiçeklerin renklerine takılıyorum
Issızlıkları seyre dalıyorum
Beni beklediğini unutuyorum, sana geç kalıyorum yine
Yalnızlığımı yakalıyor akşam esintileri
Mecazla gölgeleniyor nefesim, sık sık ürperiyorum
Düş içinde düş görüyorum, meydanlardayız yine
Seni öpüyorum ölümle yaşam arası bir yerde
Bütün mevsimlerin yağmurları üstüme yağıyor
İncecik süzülüyor sular kirpiklerimden.

19.08.2004

Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.